Osteoporoz sessiz ilerler DEXA erken yakalar

Kemik Erimesi ve Önemi

Kemik taramaları ve kan testi şart

Osteoporoz, genellikle ağrısız ve belirtisiz ilerleyen sinsi bir hastalıktır. Kemikler incelir ve güçsüzleşir, ancak çoğu zaman fark edilmez. Bu nedenle düşme sonucunda kırık oluşana kadar hastalık teşhis edilemez. Kadınlarda en sık kalça ve omurga kırıkları görülürken; erkeklerde ise bilek kırıkları ilk belirti olabilir.

Risk grubundaki kişilerin semptom beklemeden düzenli taramalardan geçmesi önemlidir. Ortalama 3-5 yılda bir DEXA testi yaptırmak yeterli olabilir. Ancak osteopeni veya osteoporoz teşhisi konulmuşsa, testler daha sık tekrarlanmalıdır.

Osteoporoz erkekleri de etkileyebilir, bu nedenle 70 yaş üstü erkeklerin de en az bir kez DEXA testi yaptırması önerilir.

Kimler DEXA testi yaptırmalı?

  • Tüm kadınlar: 65 yaş ve üzeri
  • Tüm erkekler: 70 yaş ve üzeri
  • 50 yaş üstü kadın ve erkekler: Düşme öyküsü, sigara içimi, D vitamini eksikliği, kortizon kullanımı gibi risk faktörleri varsa
  • 40 yaş üzeri bireyler: Kalça, omurga veya bilek kırığı öyküsü olanlar

DEXA testi hızlı ve ağrısız bir işlem olup, özel bir hazırlık gerektirmez. Test sonucu “T skoru” olarak verilir ve kişinin kemik yoğunluğu değerlendirilir.

Kemik sağlığı ve kan testleri

Kemik yoğunluğunu değerlendirmenin yanı sıra, şu kan testleri de önemlidir:

  • D vitamini düzeyi (25-OH-D): 30 ng/mL altı riskli kabul edilir.
  • Kalsiyum: Kemik yapımında önemli mineraldir.
  • Paratiroid hormonu (PTH): D vitamini eksikliğinde artar ve kemik yıkımını tetikler.
  • Alkalen fosfataz: Kemik yıkım sürecini gösterir.
  • Tiroid fonksiyon testleri: Hipertiroidi, kemik kaybını hızlandırabilir.

Düzenli taramalar, osteoporozun erken teşhis edilmesi ve tedavisi açısından hayati önem taşır.

Olumsuz sonuçlarla karşılaşılırsa ne yapılmalı?

T skoru -2.5’in altında ise, doktorunuz kemik sağlığını destekleyici tedavi önerebilir. Ancak ilaç tedavisinden önce yaşam tarzı değişiklikleri ve destek tedaviler önemlidir.

Yarın sizleri aşağıdaki konularla bilgilendireceğiz:

  • Kalsiyum mu, D vitamini mi daha önemli?
  • K2 vitamini neden bu kadar konuşuluyor?
  • Destek alınmalı mı, yoksa besinden mi?
  • Fazlası zararlı mı? Eksikliği neye yol açar?

Related Posts

Uzmanlar uyarıyor: Zamanında tedavi edilmezse işitme kaybına yol açabilir

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Asiye Merve Erdoğan, burun tıkanıklığı, öksürük ve kaşıntı gibi belirtilerle ortaya çıkan ve masum görünen alerjik rinitin, zamanında tedavi edilmediğinde uyku apnesinden, işitme kaybına kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açabildiğini söyledi.

Sosyal yaşamı zorlaştırıyor! Botoks, hem teri hem de kokuyu önlüyor

Kimi insanlar sıcak yaz günlerinde bile kuru kalabilirken, kimileri ise en serin ortamlarda dahi avuç içlerinden ter damlayacak kadar zorlanıyor. Aşırı terlemenin günümüzde çözümsüz bir sorun olmadığını söyleyen Medikal Estetik Uzmanı Dr. Atakan Bör, botoksun, ter bezlerinin aşırı sinyallerle uyarılmasını önleyerek terlemeyi durdurabildiğine dikkat çekiyor.

Yaş aldıkça beyin de yaşlanıyor! Bu 5 durumda hemen doktora başvurun

Yaş ilerledikçe artan unutkanlıklar bir süre sonra kişinin yaşamında yol açtığı olumsuz sonuçlarla, hayatın her alanını etkilemeye başlıyor. Uz. Dr. Özden Yener Çakmak, unutkanlığa karşı alınabilecek önlemler hakkında bilgi verdi.

Prof. Dr. Adnan Kara: Osseoıntegrasyon sayesinde amputasyon hastalarında doğal yürüyüş mümkün

Prof. Dr. Adnan Kara: Osseoıntegrasyon sayesinde amputasyon hastalarında doğal yürüyüş mümkün

Cinsel hayatınızı doğrudan etkiliyor!

Erkeklerde cinsel işlev bozukluklarının arkasında sadece yaş değil, tabaktaki seçimler de olabilir. Üroloji ve Androloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Gürkan Yenice, dengeli diyetin erkeklerde testosteron düzeyinden damar sağlığına kadar pek çok fizyolojik mekanizma üzerinde doğrudan etkili olduğunu vurguladı.

Dünyada ve Türkiye’de hızla artan tehlike: Obezite

Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cemalettin Aydın, hem Türkiye’de hem de dünyada obezite oranlarının hızla arttığına dikkat çekerek, bu artışın altında yalnızca yanlış beslenme değil, modern yaşamın dayattığı tüketim alışkanlıklarının ve teknolojik bağımlılıkların yattığını söyledi.Prof. Dr. Aydın, obezitenin nedenlerine, yaygınlık oranlarına, tedavi yaklaşımlarına ve cerrahinin rolüne ilişkin önemli bilgiler verdi.